Osmanlı Devletinde Medreseler
Prof. Dr. Remzi KILIÇ
Tarihimiz boyunca devlet adamlarına yol gösteren ve devletimizin hemen her kademesinde görev yapan, itibarlı bir zümre olan bilginleri yâni ulemâyı görürüz. Bu aydın zümrenin yerini ve rolünü ortaya koyabilmek için meseleyi Türk Devleti’nin devamlılığı açısından ele almak en doğru olanıdır. Gerek Çin kaynakları, gerekse Göktürk Kitabeleri, Türklerin İslamiyeti kabul etmeden önceki dönemlerde Türk Kültür hayatının çok ileri bir seviyede bulunduğunu ve bilginlerin önemli bir yer ve nüfuz sahibi olduklarını gösterir[1]. Göktürkler devrinde sadece Kağanların “bilge” olmaları yetmiyordu. Türk Kağanları’nın etrafındaki büyük memur ve komutanların da bilgi sahibi olmaları şarttı. Göktürkler’deki bu anlayış, Selçuklu ve Osmanlı devirlerinde de devam etmiştir. Osmanlı Devleti’nde şehzâdelerin kültür seviyelerini yükseltmek için devrin ünlü bilginleri onlara ders vermek için görevlendirilirdi.